Tıpkı fiziksel sağlık ve dayanıklılığımız gibi psikolojik sağlamlık da çok önemlidir. Yaşamın zorlukları, iniş çıkışları, engelleri içinde bizi tek parça halinde tutan en önemli unsurlardan biri psikolojik sağlamlığımız/dayanıklılığımızdır. Sağlamlığımızın üstüne temellendiği zeminde özgüvenimiz, öz değer ve öz inancımız vardır. Kendi bütünlüğümüzü korumada ve yaşam krizleri içerisinde, ilk dayanağımız kendimize olan güven ve inancımız olmalıdır.

Danışanlar arasında en sık sorulan sorular, “özgüven nasıl kazanılır” ya da “özgüven nasıl geliştirilir” sorularıdır. Kendimize olan inancımızın/güvenimizin gelişmesi için yaşam içinde aktif, girişimci ve zorluklarla mücadele eden çözüm odaklı bir duruş geliştirmeliyiz. Bu sayede zamanla kendimize olan güvenimiz ve inancımız gelişecek ve sağlamlaşacaktır.

Özgüven, geliştirilmek istenen bir kas gibi düşünülebilir. Nasıl ki kaslarımızın gelişip güçlenmesi için egzersiz yapmamız gerekiyorsa, özgüvenimizin gelişmesi için de kendimize hedefler koyup bu hedeflere kararlılıkla ve yılmadan ulaşmaya çalışmamız gerekmektedir.

Kendimize verdiğimiz değer ve inancımızın yanında psikolojik sağlamlığımızı artıran ve koruyan diğer önemli unsurlar öz sevgi ve şefkattir. Zorlanmalarımızı, eksik yanlarımızı, hatalarımızı, kayıplarımızı, başarılarımızı kısaca kendimize ait her şeyi sevebilmek elbette kolay değil fakat hayatın içinde en öncelikli hedeflerimizden olmalıdır.

İhtiyaçlarımızın farkında olmak, yeri geldiğinde küçük molalar vermek, dinlenmeye zaman ayırmak, kendimizi ödüllendirmek, istek ve özlemlerimizin sesini duymak hem kendimizle hem de dış dünya ile olan ilişkimizi sağlamlaştıracaktır.

Tüm ilişkiler içinde en önemli ilişki kendimizle kurduğumuz ilişki olsa da bir çoğumuz bu ilişkiye yeterince özen göstermiyoruz. Dayanıklı ve sağlam duruşumuzu korumak için kendimizle bağlantımızı hep açık ve farkında tutmalıyız.